Çatı Katı Seminerleri
7 Şubat 2019 tarihinde Ak-taş Dış Ticaret AŞ, Ekin Kimya Aş ve Termodinamik AŞ ve Tegnatia AŞ şirketlerimize Çatı Katı seminerlerimiz kapsamında Ercan Kesal Metin Erksan hakkında 2018’de yazdığı Kendi Işığında Yanan Adam kitabı hakkında konuştu ve sorulan soruları yanıtladı. Aşağıda Ercan Kesal’ın anlattıklarından bazı alıntıları bulabilirsiniz.
M Erksan’ı H Koçyiğit,T Şoray, H Hamzaoğlu E Taş ve başka çok ismi sinemaya kazandıran yönetmen olmasının yanı sıra, o, Yeşilçam’ın canına okuyan star sistemini yıkan yönetmendir.
Dönemin çok kazanan ve etkili bir yönetmeni olmasına rağmen inanç ve düşüncelerinden hiç taviz vermedi.
Naletlendiği filmi “Sevmek Zamanı” Fransız sinema tarihçisi Sadoul tarafından sinemada sert sınıf çatışmasının en net göründüğü metin olarak nitelendirmiştir.
İlk filmi Karanlık Dünyanın çekimi için tamamı TKP’li olan oyuncu kadrosu ile çalışan da odur. Filme çekmek istediği Beyaz Cehennem romanı için sağcı Peyami Safa’yla konuşurken: Beni solcu bilirler. Bir mahsuru var mı sizin için? diyerek izin alan da o dur.
Aşkın da bir sebebi yoktur. Haklı bir sebebin olması da galiba onu âşık olmaktan çıkarır. Onu benzersiz kılan tam da budur. Mantıklı hiçbir nedene oturmadığı halde, yaşamasından daha mantıklı başka bir örneğine rastlanmayan eşsiz ve biricik bir eylemdir aşk.
Aşk üzerine Bir Filmin perspektifi; dünyada her zaman sevilen değil de seven bir insanın gözüyle bakmak üzerine kurulduğu için bilhassa kıymetlidir. M Erksan’ın ‘Sevmek Zamanı’nın da böyle bir derdi vardır.
Kadehimi doldururken: ‘Ben şarap içmiyorum, şeker var bende; çikolata da getirmişsin, teşekkürler ama onu da yemiyorum. Peyniri de sevmem’ dedi.
Ee o zaman?...
M Erksan’a sordum: Hangi filmi çekmek istersin Metin Abi?
Sait Faik- ada vapurundaki projektörcünün gece projektörüyle denizin üzerini tararken birden ışığını sahile, evlere, insanlara, onların mahremiyetlerine tutuvermesi; oradan çıkardığı hikayeleri evde onu uyumadan bekleyen oğluna ballandıra, ballandıra anlatması olduğunu söyledi. Gözüm …Koltuğun hemen yanındaki dürbüne takıldı tabii ki…
Gezerken Said Durani’nin evini bana gösterirken: “Ulan bari kebapçı yapmasaydınız şurayı!” dedi.
Aşık Veysel’in filmini yaparken köyü Sivrialanda’ki tarlaların buğday başaklarının kısa, verimsiz ve az sayıda olması sansürcüleri harekete geçirmiş. Sansürcülere göre bu görüntüler ülkemizi fakir ve çaresiz göstermektedir. Amerikan filmlerinden alınmış birkaç buğday tarlası sahnesi filme eklenmiş.
M Erksan’ın yapmak istediği Fahrettin Paşa filmine dair konuşmasından:
Arap asker İngiliz yapımı tüfeği ile Osmanlı askere nişan almış uygun bir anı kollamaktadır. Osmanlı askerinin Allahu ekber nidasıyla aynı anda tetiğe basar Arap ve aynı kelimeler dökülür ağzından ALLAHÜ EKBER.
M Erksan tutkuların ve takıntıların rejisörüydü.
Sinema konusunda ilginç yaklaşımları vardı; Leyla’nın değil, Leyla’nın ablasının aşkını anlatırsa, onun peşine düşerse sinema olur.
Sevmek zamanında aşkın anatomisini anlatan ve bana ait rahat nefes alabileceğim bir film yaratmak istiyordu. Bu filmde oynattığı M Kenter ve S Özcan o zamanlar sinemanın seçtiği tipler değillerdi. Müşfik Kenter gibi böyle durmuş oturmuş bir tip istemiş. Bunu da Sinemada çok görülmemiş bir yüz istiyordum diye aktarmıştı.